Galatasaray Postanesi:
1875 yılında Tüccar Theodor Sıvacıyan tarafından konut olarak, inşa ettirilen bina, zarif girlandlarla süslü konsollarla bezeli, neo-klasik cephe ögeleri ağır basan eklektik bir yapı. Zamanında, Sıvacıyan üst katlarda otururken, Bay Apolonatos da giriş katını ecza laboratuvarı olarak işletiyordu. 1907 yılında, Hüseyin Hasip Efendi Posta-Telgraf Nazırı iken, bina satın alınmış ve Beyoğlu Posta-Telgraf Merkezi olarak hizmete girmişti. O zamandan beri de ‘‘dünyanın en güzel postanesi’’ olarak hizmetini sürdürüyordu. Taa ki Türkiye, onun artık postane değil, ‘‘müzelik’’ olmasına karar verene kadar... Maundan yapılmış, gül ağacıyla kaplanmış, pirinç çivilerle raptedilmiş ve pervazları altın yaldız olan kapılarıyla ünlüydü.
Cité de Péra: Ünlü Naum Efendi'nin tiyatrosunun bulunduğu mekanda, 1870 büyük Beyoğlu yangınından sonra mimar Cleathy Zanno tarafından inşaatı 1876’da tamamlanan yapı, sahibi Banker Hristaki Zografos tarafından Cité de Péra adıyla işletilmeye açıldı. 24 dükkan ve 18 daireden oluşur. Vallaury ailesinin pastanesi, Pandelis'in çiçekçi dükkanı, Panoyot Yorgiadis'in antikacı dükkanı, Köleyan kuaförü, Boyacıyan ayakkabıcısı, Acemyan tütüncüsü, Teodoridis eczanesi, Yorgo meyhanesi, Hristo'nun kafesi buradaydı. Başlangıçta sahibinden dolayı Hristaki adıyla anılan pasaj, 1908'de Said paşanın sayın almasıyla birlikte Said paşa geçidi olarak anılmaya başladı. 1920’lerde, pasaja yerleşmeye başlayan çiçekçilere atfen Çiçek pasajı olarak anılmaya başlanan mekan, sonraları meyhanelere zemin yarattıkça, apartman sakinleri ve isimleri yadigar kalan çiçekçileri kaçırttı. Entellektüel Cavit, Stop, Seviç, Palmiye, Nektar, Kime ne, Karadağ, Aile, Pasaj, Mahzen, o dönemin gözde içkili mekanlarıydı. 1978'de çöken bina, 1988'de onarılıp yeniden hizmete açıldı. Ancak, Pasajın yıkılmasıyla birlikte, Cadde kapısının sağında 1940′lı yıllarda edebiyatçıların, sanatçıların uğrak yeri, bir kült meyhane de tarihe karıştı. Artık ne Orhan Veli kaldı, ne Canan, ne de “Degustasyon”.
Tokatlıyan Han: Üç Horan adlı Ermeni kilisesi vakfına ait bir arsa üzerine kilise tarafından 1844'de inşa edilen tiyatro binasının yanması üzerine, babası ve kardeşi Bedros ile 1897'de Splendid restoranın sahibi Mıgirdiç Tokatlıyan'a 60 yıllığına işletme hakkı karşılığında otel yapma izni verildi. Hovsep Aznavuryan’ın inşa ettiği otel, Pera palas ve Park otel ile birlikte İstanbul'un en lüks üç otelinden biriydi. 1950'lere kadar ününü kaybetmedi. Sonraları bir karadenizli vatandaşın, Konak oteli ismiyle işlettiği bina şimdilerde iş hanı olarak kullanılıyor.
Cercle d’Orient: Eğin'den İstanbul'a göç eden bir ermeni ailesi mensubu Abraham Eramyan paşa tarafından ısmarlan, 1882’de mimar Alexandre Vallaury’nin görkemli eseri. Binanın seçkin dükkanları arasında modacı Chavin, ünlü terziler Mir ve Cottereau, lüks gömlekçi Tataryan, vezirlerin bile başlarını emanet ettikleri usta berber Stavraki’nin mekanları sayılabilir. Ancak içlerinde özel bir tanesi daha var : 1942den bu yana Arnavut asıllı rum Luca Zgonidis'in, rum asıllı Lefter İlyadis'le birlikte kurdukları profiterol'ün icad edildiği İnci pastanesi. Akbabalar her köşede bir taklidini açmaya başladı. Onun da kepenk indirmesi fazla gecikmez. Son bir Profiterol daha kapmalı.
Bina blokunda üç de sinema yer alıyordu: sonraları Sümer, daha sonra Rüya adını alan Artistik, yangına kurban edilen meşhur İpek olarak tanıyacağımız Opera ve bugün Emek olarak tanınan Melek sinemaları. Bina Varlık vergisi yıllarında ise Cercle d’Orient Bloğu belediye tarafından satın alındı. Son zamanlarda Emekli sandığının malı oldu.
Halep Pasajı: Hristiyan Arap Hacar ailesi tarafından 1885’de yaptırılan pasaj, her dem sanatsal faaliyetlere mekan olmuştur. Pasajın arka tarafında Cirque de Péra, 1904'de yanınca rum mimar Campanaki tarafından tiyatroya çevrilir. --> Varyete tiyatrosu --> 1920'lerde Süreyya İlmen paşa satın alır--> Fransız tiyatrosu --> Ses sinema ve tiyatrosu --> 1942'de Ses opereti --> 1963 Dormen tiyatrosu --> 1989 Ferhan Şensoy Orta Oyuncular.
Atlas Han: Katolik ermeni banker Agop Köçeoğlu, kışlık aile konağı olarak 1870’de inşa ettirdi. Zemin katta ahırlar bulunan konağın içine, sonraları Atlas sineması, Kulis bar ve Muhsin Ertuğrul tarafından kurulan "Küçük Sahne" tiyatrosu yerleşti. 1970'lerde banker Kastelli tarafından satın alınan han, bankerin iflası üzerine 1985'de hazineye devredildi. 1989'da Türker İnan-oğlu'na intikal eden sinema, restorasyon sonrası yeniden canlandırıldı. Köşesinde Beyoğlu ile özdeşleşen "Zambo" adlı fındıklı çikolatayı satan bir büfe yer alır.
Rumeli Han: Ragıp paşanın, Afrika ve Anadolu pasajları ile birlikte inşa etirdiği üç handan biridir. Cephesi barok ağırlıklı, neo-Klasik vurgulu eklektik tarzda bezenmiştir.
pasajda otuz dükkan, elliiki daire bulunuyordu. Girişinde Lavanta kokularıyla ünlü, Istanbul'un en eski eczanele-rinden, 1895'de Pharmacie Parisienne adıyla açılan, Reboul eczanesi bulunu-yordu. Sahibi Jean César Reboul'un 1944'de ölümün-den sonra da aynı isimle devam etti.
Aynalı Pasaj (Avrupa Pasajı): Naum tiyatrosu ve Mr. Bouin'in "Hotel Restaurant des Palais des Fleurs" otelinin bulunduğu, Louis Soulier tarafından 1856'da Osmanlı'da ilk sirk gösterilerinin düenlendiği mekan, sahibi Michael Naum Duhani'nin 1868 de ölümü ve 1870 yangınından sonra tahrip olması üzerine eski yapının yerine mimar Pulgher tarafından neo-klasik tarzda inşa edildi. 56 metre uzunluğunda, 22 dükkandan oluşur. 1929'da hazineye devredildi. 1989'da restorasyonu tamamlandı.
Hazzopulo Pasajı: 1871’de Kurulduğu günde olduğu gibi, halen tuhafiyecilerin mekanı olan pasaj, bir zamanlar Jön Türk’lerin de toplantı mahalliydi. 13 numarada, Ahmet Mithat efendinin matbaası mevcuttu. Namık Kemal'in "İbret" isimli gazetesi de pasajda basılmıştı. Ayrıca, Selle Adam'ın müzik mağazası ve Kamelos'un lokantası bulunurdu. Pasajın diğer saygın şahsiyetleri arasında kuaför Valentin kardeşler, halıcı Filipoviç, Braun kardeşler, Mlle. Akitodores ve Singrus'lar, Paris somyaları satıcısı Neyrat, lüks kundura magazası sahibi Heral usta, kadın iç çamaşırı satıcısı Mme. Etienne Touzet, erkek terzileri Foskolo, Armao, Barbagalo ve Marengo sayılabilir. Hacopoulo pasajının üçüncü bir kapısından geçilerek "AyaPanayia (Meryem) Isodion" Rum Ortodoks kilisesine de ulaşılabiliyor. Kilise’nin ilginç yanı, genelde rum kiliselerinde pek rastlanmayan bir çan kulesi iliştirilmiş olması.
Mısır Apartmanı: Art Nouveau, Avrupa modernizmi ve Arabesk unsurların uyumlu birlikteliğiyle şekil bulan cephesi ile mimar Hovsep Aznavuryan’ın eseri olan bina Mısır Hıdivi Ababs Halim paşanın kışlık konağı olarak inşa edilmişti. Sonradan apartmana dönüştürülüp, ev ve işyeri olarak değerlendirildi. Şair Mehmet Akif Ersoy 1936’ da bu dairelerden birine yerleşmişti. Binanın alt katında uzun yıllar Lazzaro Franco mefruşat mağazası yer aldı.
Elhamra Han: 1868 yılına değin Billur Sarayı adı ile bilinen bina 1920’de Arapzade Said bey tarafından satın alınıp onarıma sokulur. Mimarının Vedat Tek ya da Kyriakidis olduğu konusunda spekülasyonlar mevcut. İstiklal caddesinde Oryantalist etkiler taşıyan tek bina, ancak adının anımsattığı Magribi-Endülüs mimari-siyle fazla bir benzerlik taşımıyor.Han içindeki sinema Cumhuriyet ile yaşıt. Bir kaç kez el değiştirip bir süre de tiyatro olarak kullanıldı.
Venedik Sarayı: Osmanlı tarihinde daimi elçi bulundurma hakkını ilk kez elde eden Venedik 1454'den itibaren İstanbul'a elçi atar. 1628'de ilk bina kurulur. Sonraki konut Vighne de Pera kiralık bir evdi. Sonraları bugünkü sarayın arazisine kurulu Salvago ailesinin ahşap konağı kiralandı. 1744'de Giacomo Casanova bir süre binada misafir edilmiş. 1746'da Venedik senatosu bu konağı satın aldı. değişik dönemlerde restorasyon geçirdi. Binanın en geniş kapsamlı restorasyonu 1782 polonyalı rahip Jean Chrysostome Orlowsky tarafından tamamlandı. 1815 Viyana anlaşması sonrasında Avusturya'ya devredildi. 19cu yüzyıl sonunda İtalyan birliğinin kurulması ve I dünya savaşı ile Avusturya-Macaristan imparatorluğunun dağılması sonrasında İtalyanlar binalarına geri kavuştular. 1936 yılına kadar İtalyan büyükelçiliğinin İstanbul ikametgahı olarak kullanıldı.
Botter apt: Holanda’dan İstanbul’a göçüp, II Abdülhamit’in terziliğine kadar yükselen Jean Botter’in 1900 yılında yaptırdığı apartman. Haute Couture’ün gözde temsilcilerinden olan M. Botter, alt katlarını moda evi ve atölye olarak tanzin ettiği binanın üst katlarında oturuyordu. Bina “art nouveau” akımının ülkemizdeki ilk uygulaması olarak tarihe geçer. Mimarı, 15 yıl boyunca İstanbul’da kalıp, kamusal ya da özel, bir çok binaya daha imza atan, II Abdülhamit’in saray mimarı olan İtalyan Raimondo d’Aronco’dur.
çok önemli bilgiler paylaşmışsınız, teşekkürler. Kaynaklarınızı öğrenebilir miyim? Özellikle Tokatlıyan Han ve Cercle d’Orient ile ilgili kısımların kaynaklarını öğrenmeyi çok isterim.
YanıtlaSilHALEP PASAJI RESTORASYONUNA TARAFIMIZDAN BAŞLANMIŞTIR.
YanıtlaSilMEHMET KURNAZ
www.yapicozumleri.net